Avrupa Yeşil Mutabakatı : Türkiye’ye Etkisi
Yeşil Olacak Ekonomiden Türkiye Nasıl Etkilenecek
Avrupa Komisyonu tarafından yeni bir ticaret sisteminin düzenlendiği Avrupa Yeşil Mutabakatı ile yalın bir “çevre” stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü kurgusu söz konusu. AB’den karbon kaçağını azaltmak amacıyla, SKD mekanizmasıyla EU Green Deal yazımızda da bahsetmiş olduğumuz gibi ticarette yeni vergiler ve tarife dışı engeller ile kapsanmış yeni bir sistem üzerine çalışmalar sürüyor.
İhracatının yarısından fazlasını Avrupa’ya yapan Türkiye için ise sistem üzerinde alınacak olan hızlı ve planlanmış tedbirler ile durumun fırsata dönüşebilmesi söz konusu. Bu kapsamda da mutabakat sürecinin Türkiye açısından kritik etkisi ise AB’nin Serbest Ticaret Anlaşmalarının sürdürülebilirlik ve Paris Anlaşmasının uygulanması hükümlerini içermesi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı En Çok Hangi Sektörleri Etkileyecek?
Avrupa Yeşil Mutabakatı içinde yer alan Sınırda Karbon Düzenlemesi, aslında AB ile ihracat yapan her sektörü yakından ilgilendiriyor. Fakat en çok karbon emisyonuna sebebiyet veren sektörler üst sıralarda yer alıyor. Raporlarda yer alan veriler kapsamında da 6 ana başlıkta toplanmaktalar. Bu sektörler aynı zamanda AB ile en çok ticari faaliyetlerinin de bulunduğu sektörlerdir.
- Çimento ve Yapı Sektörü: Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamında ilk olarak çimentonun hammaddesi olan kinker ve kireçtaşı gibi maddelerin, sonrasında ise kağıt ve organik kimyasallar gibi ürünlerin vergilendirmesi bekleniyor.
- Şu an AB pazarında geçerli olan ton başına CO2 için 30 Euro ücretlendirmeye tutulması halinde, 170 milyon Euro ek karbon vergi ödemesi öngörülmekte
- Perakende Sektörü: Üretim, lojistik, dağıtım ve ulaşımdan CO2 emisyonları ile mal ve hizmet ihracatı kaynaklı sera gazı emisyonları baz alındığında üst sıralarda yer almaktadır.
- Tekstil Sektörü: Türkiye’nin AB ile en çok ihracat ilişkisi kurduğu sektörlerden biri. Üretim aşamasında yüksek elektrik tüketimine bağlı olarak karbon emisyonuna sebep olmaktadır.
- Güncel ve Sınırda Karbon Düzenlemesi ile öngörülen ücretlendirmeler doğrultusunda sırasıyla 135 milyon Euro ve 225 milyon Euro ek karbon maliyeti öngörülmektedir.
- Tarım ve Gıda Sektörleri: Tarladan sofraya stratejisi doğrudan tarım ve gıda sektörleri ile ilişkili. 2030 yılına kadar pestisit kullanımlarını %50, gübre kullanımlarını ise %20 azaltmak hedeflenirken, organik tarıma da ağırlık verilmesi bekleniyor.
- Sınırda Karbon Düzenlemesi ile karbon ton fiyatı üzerinden yaklaşık 90 milyon Euro karbon maliyeti ödemesi beklenmektedir. Bu tutar CO2 ücretlendirmesi 50 Euro olması durumunda ise 150 milyon Euro olacak.
- Sanayi Sektörü: Sera gazı salınımına en çok sebebiyet veren ve en büyük dönüşümün de yer alacağı sektörlerden biridir. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında daha çevreci, döngüsel ve dijital bir sanayi stratejisinin benimsenmesi gereklidir.
- Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamında en yüksek maliyete tabi tutulacak sektörlerden biridir. Öngörülen ihracat maliyeti güncel ücretlendirme olan 30 Euro/tCO2 için 100-150 milyon Euro.
- Enerji Sektörü: Avrupa Yeşil Mutabakatı’ın öncelik verdiği sektörlerden bir diğeri enerji sektörüdür. Belirlenen 7 strateji arasında en çok öneme sahip olan alanlardan biridir. Türkiye’nin sera gazı emisyonunun %72,8’inden sorumlu olması nedeniyle dönüşümün yüksek oranda yaşanacağı sektörlerin başında gelecektir. Enerji Verimliliği kapsamında, elektrik, gaz, bina, ulaşım, yeşil teknoloji ve endüstri gibi çeşitli enerji kaynaklarının entegre edilmesi, fosil yakıt kullanımlarının yenilenebilir enerjiye dönüştürülmesi ve temiz enerji kullanımını teşvik etmesi önemlidir.
Dış Ticaret Yapabilmenin En Önemli Unsuru Sürdürülebilirlik
Yeşil Teknoloji için yapılan düzenlemelerin, Türkiye gibi AB’ye ihracat yapan ülkeleri yakından ilgilendirdiği oldukça açık. Rekabet kavramını yeniden şekillendiren bu durum, standartlar oturtulduğunda yüklenecek olan yükümlülükleri sinyalini veriyor. Yüklenecek sorumluluklara karşı, gerekli planlamalar ve yapılanmalar sağlanmadığı takdirde satılacak olan ürün ya da hizmet daha ucuza satılacak ya da gümrükte oluşan masraflardan maliyet ve lokasyon avantajı kaybedilecektir.
Tüm öngörüler ve olası senaryoları özetlemek gerekirse;
- AB’de mevcut ton başına 30 Euro olan karbon fiyatının, sınırda karbon düzenlemeleri ile Türkiye’de sadece üretim kaynaklı emisyonlar göz önüne alındığında maliyeti 478 milyon Euro tutarında. Elektrik ve çelik gibi ara mallarında üretimde girdi olarak kullanıldığı hesaba katıldığında ise bu maliyet 1085 milyon Euro.
- AB’de ton başına karbon fiyatının öngörüldüğü şekilde 50 Euro olması durumunda, Türkiye’nin AB’ye olan ihracından doğacak karbon maliyeti 797 milyon Euro, üretim kaynaklı emisyonların da dahil edilmesi ile birlikte 1809 milyon Euro olacak.
- Maliyetler AB ile ihracat yapan her sektörü yakından ilgilendirse de en çok karbon emisyonuna sebebiyet veren ve ihraç yapan sektörlerin gerekli erken tedbirleri uygulamaları gerekiyor. Aksi bir senaryoda karbon fiyatının ton başına 30 ya da 50 Euro olmasına bağlı olarak üretim sürdürüldüğünde, hesaplanan ortaya çıkacak ek tutarlar;
%13-22
Çimento Sanayisi
%2-3
Demir Çelik
%1-2
Kimya Sanayisi
%0,7-1,2
Otomotiv
Diğer bir deyişle, karbon fiyatının ton başına 50 Euro olması durumunda 100 Euro değerindeki çimento ihracatının 22 Euro’su sınırda karbon vergisine ödenecek şeklinde bir örneklem ile durum daha açıklayıcı hale gelebilir.
Özetle gelecekte dış ticaret yapabilmenin en önemli unsuru sürdürülebilirlik ve bu sebeple Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin yakından takibi ve gerekli hazırlıkların yapılması her geçen gün daha da kritik öneme sahip.
Avrupa’nın Ekonomileri Kurtarma Şartı “Ekonomilerin Yeşil Olması”
Dünya iklim krizine yanıt ve çözüm ararken, teknolojik dönüşüm ve Ar-Ge alanındaki çalışmalar gün geçtikte daha çok önem kazanıyor ve kazanmaya devam edecek. Yeşil ve iklim dostu inovasyonlar; teknolojiler, kentlerden tarıma, ulaşımdan binalara, enerjiden bilişime, atığa kadar her alanda hayata geçirilmek için çalışılıyor. Tüm üretim süreçleri, ürünler ve hizmetlerin tasarımı, üretim ve arzında kullanımları ve atık olma durumları her adımda ele alınıyor ve değerlendiriliyor. Özellikle enerji, ulaştırma ve sanayi sektörlerinde düşük karbonlu kalkınma odaklı daha büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Devletler, sanayi ve özel sektör iklim değişikliğine uyum sağlayabilmek ve emisyon azaltımı için enerji verimliliği uygulamalarına yöneliyor.
Özetle iklim değişikliği ile mücadele bireylerden fabrikalara, herkesin tüm süreçlerini gözden geçirmesi ve yapılanmalarını ise düşük karbonlu uygulamalara uygun olacak şekilde düzenlemesi ile mümkün olacaktır. Çağın önemli ekonomi dinamiklerini ise düşük karbonlu kalkınma yolunda teknoloji ve trendleri üreten ve yakalayan ülkeler oluşturacaklar. Devamında “Ekonomik iyileşmede yeşil odaklı büyümeyi” öne çıkaran bu ülkeler bu deneyimleri ve teknolojileri diğer ülkelere ihraç edecektir. Kısaca Avrupa Yeşil Mutabakatı resmen bir dönüşüm ve aynı zamanda yeni bir ekonomik modeldir.
EU Green Deal ile ilgili daha fazla bilgi almak ve eğitimlerimizden haberdar olmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.