Amaçlara yönelik farkındalık arttıkça, bağışçılar hedefe yönelik sonuçları ölçmeye ve veri toplamaya daha fazla önem vermeye başladı. Verilerin ayrıştırılmış olması, yoksulluğun nerelerde yoğunlaştığını, yaş dağılımlarını, nasıl yaşadıklarını ve ne tür işler yaptıklarını elde edecekleri verilere ulaşmak istiyorlar. Teknolojideki gelişmeler ise bu verilerin ulaşmasındaki en büyük destekçileri. Örneğin, ormanların nerede seyreldiğini veya ekinlerin nerelerde büyüdüğünü ya da zarar gördüğünü daha kesin olarak belirlerken uydular kullanılıyor. Birleşmiş Milletlerin kalkınma hedeflerinin özel temsilciliğini sürdüren Michael Anderson en önemli şeyin “ihtiyacı ve etkiyi ölçmek” olduğunu söylüyor ve ekliyor “neyin işe yarayıp neyin yaramadığını artık çok daha iyi biliyoruz” diyor.
Küreselde Sürdürülebilir Kavramlar
“Küçük eylemler alma zamanı değil, cesur olmamız gerekiyor.”
Küresel Hedefler, sürdürülebilirlik ve iklim sorunlarının yanı sıra eşitlik ve yönetişim kavramları ile ilgilidir, yani sürdürülebilirlik hakkında bir paradigma değişikliğini temsil eder. Aslında bu kalkınma hakkında nasıl düşündüğümüzün değişmesinin de temsilidir. Bu değişim birlik bilincinin oluşması temeline dayanarak herkes için geçerlidir yani küreseldir. Küreselde sürdürülebilirlik kavramı tam da bunu açıklar niteliktedir. Gerçekleşmesi için ise ülkeler, şehirler, üniversiteler, özel sektörler ve hatta bireysel düzeyde uygulanması gerekir. Günümüzde ise gündemi oluşturan Amerika Birleşik Devletleri için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çok daha fazla farkındalığa, açıklamaya ve tartışmaya ihtiyaç duyuyor.
Yeni seçilen başkan Joe Biden’ın en önemli kalemleri arasında mali teşvik, borçların yeniden yapılandırılması ve ticaret konularında gelişmiş ekonomilerin ortak eylemini gerektirecek olan salgın, iklim krizi ve küresel durgunluk yer alıyor. Aslında bu büyük etki uyandıran eylemler dizisi, iklim krizinin genişliğini ve derinliğini yansıtıyor. Joe Biden’ın yönetimi, çiftçiler için yeni iklim dostu politikaları teşvik ederken, kaynakları da yakın ulaşım yollarından ve elektrik santrallerinden orantısız bir şekilde kirlenen kent topluluklarına ayırmayı hedefliyor. Biden, “Küçük önlemler alma zamanı değil, cesur olmamız gerekiyor” diyerek ise planlamalarını hızla faaliyete sokacağının göstergesi.
Yönetimi oluşturan liderlerin, bilim adamlarından, mühendislerden, bilim, teknoloji ve yenilik alanlarında uzmanlaşmış diğer profesyonellerden meydana geliyor olması ise tesadüf değil. Hedeflenen ise geliştirilebilir ve mevcut en iyi bilimi kullanmak, veriler ile bilimsel ve teknolojik bilgileri araştırmak. Bu amaçla Joe Biden tarafından Bilim ve Teknoloji Danışmanları Konseyi yeniden yapılandırılıyor ve konseyin bilim, teknoloji ve yeniliği etkileyen politikalar hakkında yol gösterici olması hedefleniyor. Konsey aynı zamanda ekonomi, işçi güçlendirme, eğitim, enerji, çevre, halk sağlığı, ulusal ve ülke güvenliği, ırksal eşitlik ve diğer konularla ilgili kamu politikasını bilgilendirmek için gereken bilimsel ve teknik bilgiler konusunda da yol gösterici olacak.
Tüm bunlar doğrultusunda hedeflerin tamamı uygulanıyor olmasa da küresel düzeyde bir farkındalık seviyesine ulaşıldığını görüyoruz. Veriler gösteriyor ki dünya genelinde giderek artan sayıda insan temiz suya, elektriğe, orta öğretime ve teknoloji ağlarına erişiyor. Yoksulluk seviyesinin ters yönde hareket ettiği de veriler arasında bulunanlardan. Okyanusların yaklaşık olarak %8’i ve ulusal suların %18’inden fazlası 2015’e göre yaklaşık %4 ve %10’luk bir artışla SKA korumasından yararlanıyor. Ormanlar, sebebi çoğunlukla yen ağaçların dikiliyor olmasından dolayı da olsa, daha az yok oluyorlar. Şimdiden etkilerini oransal farklarla gördüğümüz bu hareket, ilerleyen günlerde yankılarını çok daha fazla duyacak ve konuşacak olduğumuzu işaret ediyor.