Dış Ticaret Yapabilmenin En Önemli Unsuru Sürdürülebilirlik
Yeşil Teknoloji için yapılan düzenlemelerin, Türkiye gibi AB’ye ihracat yapan ülkeleri yakından ilgilendirdiği oldukça açık. Rekabet kavramını yeniden şekillendiren bu durum, standartlar oturtulduğunda yüklenecek olan yükümlülükleri sinyalini veriyor. Yüklenecek sorumluluklara karşı, gerekli planlamalar ve yapılanmalar sağlanmadığı takdirde satılacak olan ürün ya da hizmet daha ucuza satılacak ya da gümrükte oluşan masraflardan maliyet ve lokasyon avantajı kaybedilecektir.
Tüm öngörüler ve olası senaryoları özetlemek gerekirse;
- AB’de mevcut ton başına 30 Euro olan karbon fiyatının, sınırda karbon düzenlemeleri ile Türkiye’de sadece üretim kaynaklı emisyonlar göz önüne alındığında maliyeti 478 milyon Euro tutarında. Elektrik ve çelik gibi ara mallarında üretimde girdi olarak kullanıldığı hesaba katıldığında ise bu maliyet 1085 milyon Euro.
- AB’de ton başına karbon fiyatının öngörüldüğü şekilde 50 Euro olması durumunda, Türkiye’nin AB’ye olan ihracından doğacak karbon maliyeti 797 milyon Euro, üretim kaynaklı emisyonların da dahil edilmesi ile birlikte 1809 milyon Euro olacak.
- Maliyetler AB ile ihracat yapan her sektörü yakından ilgilendirse de en çok karbon emisyonuna sebebiyet veren ve ihraç yapan sektörlerin gerekli erken tedbirleri uygulamaları gerekiyor. Aksi bir senaryoda karbon fiyatının ton başına 30 ya da 50 Euro olmasına bağlı olarak üretim sürdürüldüğünde, hesaplanan ortaya çıkacak ek tutarlar;
Avrupa’nın Ekonomileri Kurtarma Şartı “Ekonomilerin Yeşil Olması”
Dünya iklim krizine yanıt ve çözüm ararken, teknolojik dönüşüm ve Ar-Ge alanındaki çalışmalar gün geçtikte daha çok önem kazanıyor ve kazanmaya devam edecek. Yeşil ve iklim dostu inovasyonlar; teknolojiler, kentlerden tarıma, ulaşımdan binalara, enerjiden bilişime, atığa kadar her alanda hayata geçirilmek için çalışılıyor. Tüm üretim süreçleri, ürünler ve hizmetlerin tasarımı, üretim ve arzında kullanımları ve atık olma durumları her adımda ele alınıyor ve değerlendiriliyor. Özellikle enerji, ulaştırma ve sanayi sektörlerinde düşük karbonlu kalkınma odaklı daha büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Devletler, sanayi ve özel sektör iklim değişikliğine uyum sağlayabilmek ve emisyon azaltımı için enerji verimliliği uygulamalarına yöneliyor.
Özetle iklim değişikliği ile mücadele bireylerden fabrikalara, herkesin tüm süreçlerini gözden geçirmesi ve yapılanmalarını ise düşük karbonlu uygulamalara uygun olacak şekilde düzenlemesi ile mümkün olacaktır. Çağın önemli ekonomi dinamiklerini ise düşük karbonlu kalkınma yolunda teknoloji ve trendleri üreten ve yakalayan ülkeler oluşturacaklar. Devamında “Ekonomik iyileşmede yeşil odaklı büyümeyi” öne çıkaran bu ülkeler bu deneyimleri ve teknolojileri diğer ülkelere ihraç edecektir. Kısaca Avrupa Yeşil Mutabakatı resmen bir dönüşüm ve aynı zamanda yeni bir ekonomik modeldir.